19 Haziran 2015 Cuma

Ruhu Besleme Zamanı; "Ramazan"


  Oruç neden tutulur, faydası, fazileti nelerdir burada onlardan bahsedecek değilim ama hep es geçtiğimiz bir şey; ramazanın ruhuna yakışır bir şekilde yemek yemek. Oruç tutma hassasiyetine sahip bir kişi neden oruç tuttuğunun farkında olduğu için iftar ve sahurda ölçülü yemek konusunda zorlanmamalı. Zira ibadetin özüne aykırı olan çok yemek, doyduğun halde yemek yemeğe devam etmek gibi sağlık açısından da zararlı alışkanlıkları bırakmak için ramazan güzel bir fırsattır.
  Ramazanda yapılan en büyük hata gece sahura kalkmamak. Halbuki sahur ramazanın ruhani havasını içimizde daha fazla hissetmemize yardımcı olur. Günler uzun olduğu için özellikle sıvı alımımıza dikkat etmeliyiz. Sahura kalkmadan tutulan oruçlarda gün boyu özellikle yaz aylarında ter yoluyla kaybettiğimiz suyu sahur ve iftarda yeterli miktarda almalıyız.
Sahurda; gece yemek yemeğe alışık olmayan midelerimizi yormamak için hem aşırı yağlı ve tuzlu olmayan, hem de tok tutacak protein oranı yüksek besinler tercih etmeliyiz. Bu konuda özellikle kahvaltılık ürünlerden yardım alabiliriz.Mesela
*Çok tuzlu olmayan peynir veya  yumurta,
*Pide veya ekmek; tok tutucu özelliğinden dolayı tam buğday tercih edilebilir.
*Çiğ veya fırınlanmış sebze; çiğ sebzelere karşı hassasiyetiniz varsa sindirimi kolaylaştırmak için pişmiş sebze tercih etmeniz daha uygun olur.
*Tok kalmamıza yardımcı olacak süt, yoğurt veya sindirim sistemimize yardımcı kefir.
* 4-5 su bardak su: Sahura kalktığınız andan imsak vaktine kadar aralıklı olarak.
* Meyve veya şekersiz komposto : Gün içerisinde artan sıvı ve mineral kaybını debgelemek için.
* Tuzsuz zeytin-fındık-badem-ceviz grubundan biri.
Mümkünse sahurdan sonra hemen yatmayarak oluşabilecek sindirim sorunlarını önleyebiliriz.
Bütün bir gün süren açlığın ardından hazırlanan iftar sofraları hem özenli, hem lezzetli, hem de bol çeşitlidir. Çoğu zaman bu sofralara hayır demek imkansızdır. Bir iki ufak değişiklikle bu lezzetli sofralardan mahrum kalmayabiliriz. Özellikle yağda kızartma, kavurma yerine fırında, buharda pişirme veya ızgara yöntemleri kullanabiliriz.
İftar :
*1 bardak su : Uzun yaz günlerinde artan sıvı kaybını yerine koymak için.
* Taze veya kuru  meyve : Gün boyu düşen kan şekerini dengeleyip, iftar sonrası aşırı tatlı tüketimini önler.
*Soğuk yoğurtlu bir çorba:Sıcak yaz günlerinde hararetimizi keser ,
Tokluk merkezimizin uyarılabilmesi için yemek yemeğe 5-10 dakika ara:  Zira geç bir saatte iftar açtığımız için bu süreyi uzatmamakta fayda var.
Aranın arkasından Et( tavuk, balık, köfte ) grubundan biri veya etli bir sebze yemeği
Pide : Ramazanın olmazsa olmazı aşırıya kaçmadan tüketilebilir veya  tam buğday ekmeği kullanılabilir.
Salata: Sebzelerin yüksek su içeriği, lif ve vitamin/ mineral içeriğinden dolayı iftar ve sahur sofralarımızdan esik etmeyelim.
İftardan 1 saat sonra şeker problemi olmayanlar için tercihe göre hafif sütlü bir tatlı mesela dondurma veya güllaç 
Tatlı sevmeyen veya sağlık nedenlerinden yiyemeyecek olanlar için;
1 su bardak süt veya yoğurt  + meyve 
veya beslenme alışkanlığımızdaki oluşan değişikliklere bağlı kabızlığı önlemek için kefir + meyve kullanabiliriz.
  İftardan sahura kadar olan süre zarfında her yarım saate en az 1 su bardak su içmeye özen gösterebiliriz.Sıcak havalarda suyla birlikte  artan mineral kaybı için maden suyu da içmeyi unutmayın.
   Tv kanallarında, gazete ve dergi köşelerinde sahur ve iftara dair meslektaşlarımın öneriyle karşılaşabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken husus öneriler geneldir. Beslenme ise kişiye özeldir. Lütfen kendinize uygun beslenme planını diyetisyeninizden alın.

6 Haziran 2015 Cumartesi

ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞTİRMEDEN KALICI KİLO VEREMEZSİNİZ




Fazla kilolarınızın nedeni hormonel nedenler değilse alışkanlıklarınızı gözden geçirmekte fayda var.


Size göre çok sıkıntı olmayan bir alışkanlığınız kilo almanızın asıl sebebi olabilir. Diyet yapmaya başlamadan önce birkaç soruyla yanlış alışkanlıklarınız neler onları bulmaya çalışalım. Kalemi kağıdı elinize aldıysanız başlıyoruz.


1- Uyku düzeniniz : Gece kaçta yatar sabah kaçta kalkarsınız?


2- Öğün düzeni, yemek yeme saatleriniz düzenli midir?

3- Kahvaltı yapıyor musunuz? Saat kaçta ?

4- Yemekleri yeme süreniz ?

5- Günlük çay, kahve tüketiminiz ne kadar?

6- Günlük asitli içecek veya meşrubat tüketiminiz ne kadar?

7- Günlük su tüketiminiz ne kadar?

8- Gün içerisinde attığınız adım sayısı kaçtır?


Cevaplar:

1-Dikkat ettiyseniz kaç saat uyuyorsunuz demedim. Çünkü kaç saat uyuduğunuzdan çok kaliteli bir uyku uyuyup uyumadığınız önemli. Gece 23:00-03:00 arasındaki zaman aralığını uyuyarak geçirmeye özen gösterin. Eğer uyku bozukluğunuz varsa bu konuda bir uzmandan yardım alın.

2- Her gün aynı saatte yemek yemek metabolizmanızı hızlı çalıştırır. Öğün atlayarak daha az kalori almaya çalışmak kilo vermenizden çok almanıza sebep olur.

3- Uzun açlıklara bağlı olarak kahvaltı yapmayanlar yapanlara göre daha kiloludur. Kahvaltının saati gibi içeriği de önemli. Tek tip poğaça, simit yerine içinde hayvansal ve bitkisel besinlerin bir arada bulunduğu daha dengeli kahvaltılar hazırlamaya çalışın.

4- Yemeği ne kadar yavaş yerseniz doygunluk hissinin oluşması için kendinize zaman tanımış ve yiyecekleri daha kolay sindirip, hazmetmiş olursunuz. Yemek sırasında yavaşlayabilmek için lokmanızı yutunca, yemek yediğiniz kişiyle sohbet etmeye çalışın. Çatalı, kaşığı arada masaya bırakıp yemeğe ara verin.

5- Eğer demir eksikliği anemisi gibi bir sorununuz varsa çok fazla çay- kahve tüketmenizi önermem. Ayrıca fazla tüketilen çay- kahve ile alınan kafein uyku bozukluklarına yol açtığı için kilo almanıza sebep olabilir. Şeker kullanımı varsa fazladan kalori almanıza neden olur.

6- Asitli içeceklerin içerisindeki şeker ve kafein, meyve sularının içindeki şekerler nedeniyle tüketiminize dikkat edin. Her gün düzenli bir tüketim varsa azaltın veya hiç kullanmayın.

7-Diyetlerin olmazsa olmazı su; yaşam kaynağımız olduğu için önemli. Sadece zayıflamak amaçlı değil her zaman su kullanımınıza özen gösterin. Vücudumuzdaki birçok biyokimyasal süreçte yer alan suyu içmeyi sevmiyorsanız, diyetin ilk günü 3 litre su içmeye çalışıp kendinize eziyet etmeyin.

Haftalık hedefler koyarak su kullanımınızı artırmaya çalışın. Eğer günde 2 su bardağı su içiyorsanız ilk hedef günlük 6 su bardağına çıkmak olsun. Bu sayede hem zorla kendinize bir şey yaptırmış olmazsınız hem de alışkanlıkları değiştirmek için kendinize zaman tanımanız olumlu yönde sizi motive eder.

8- Günlük adım sayısı olarak önerilen 10000 adımı kendinize hedef olarak koyun. Kaç adım attığınızı adım sayar veya akıllı telefonlarda bulunan programlar kullanarak öğrenebilirsiniz. Sadece güzel havalarda değil yağmurlu ve soğuk günlerde evde yapacağınız egzersizlerle fiziksel aktivitenizi artırabilirsiniz.


  Alışkanlıklar kimi zaman çabuk kazanılıp zor vazgeçilir. Hayatın hiçbir bölümünde kendinize karşı çok acımasız davranmayın. Aşırı katı kurallar yerine, uygulanabilir kurallar koymaya çalışın. Bu sayede 3 gün diyet yapıp 5 kilo verip bir hafta sonra bu kiloyu almak yerine, yaşam boyu sürdürülebilir sağlıklı kilonuzda olmayı başarabilirsiniz.



22 Nisan 2015 Çarşamba

Sağlıklı yiyeceklerle karaciğer koruma altında


Son yazımda detoks diyetlerin uzun vadedeki zararlarından bahsetmiştim. Bu yazımda vücudumuzun doğal detoks sağlayıcısı karaciğerimizi korumak için nelere dikkat etmeliyiz, kısa kısa onlara değineceğim.

* Yüksek sülfür içerikli besinler: Gıdalar, çevresel faktörler ve ilaçlarla vücudumuza giren kimyasalların vücuttan atılmasını kolaylaştırır.
-Soğangiller:Taze sarımsak,taze soğan, arpacık soğan, pırasa
-Baklagiller :Kuru fasulye, mercimek, barbunya,nohut
-Yumurta:Sülfür içeriğinin yanı sıra, içerisindeki kolin, B12, metiyonin karaciğerden yağ ve safra akışını kolaylaştırır.

*Suda çözünen iyi lif kaynakları: Diyetin lif içeriği fazla olduğunda, özellikle suda çözünür lif kaynakları safra salgısını artırır.
-Armut: İçerisindeki C vitamini karaciğeri korur, detoksifikasyonu destekler.
-Elma: Lif içeriği ve antioksidan özelliğiyle, karaciğerin normal fonksiyonlarını yerine getirmesinde yardımcı olup, zararlı toksinlere karşı vücudu koruyup, vücuttan atılma sürecini hızlandırır.
-Yulaf ezmesi: Lif kaynaklarından biri olması dışında,içerisindeki B6 karaciğerden yağ ve safra akışını kolaylaştırır.
-Baklagiller: Lif içeriğinin yanı sıra, karciğer için önemli olan folik asit yönünden de zengindir.

*Sebzeler : Sülfür içeriği yüksek sebzeler yani C vitamini, E vitamini, folik asit ve beta karotenden zengin sebzeler.
-Brokoli; içerisindeki C ve E vitamini sayesinde karaciğeri korur ve detoksifikasyonu destekler.
-Brüksel lahanası
-Lahanagiller
-Enginar; Safra akışını uyararak, karaciğerin toksinlerden arınmasına yardımcı olur.
-Pancar; C vitamini kaynağı. İçeriğindeki kalsiyum ağır metaller ve diğer zehirli bileşiklerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.
-Havuç; içerisindeki beta karoten karaciğeri korur, detoksifikasyonu destekler.
-Karahindiba; C vitamini kaynağı. İçeriğindeki kalsiyum ağır metaller ve diğer zehirli bileşiklerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.

*Baharatlar
-Zerdeçal : Zencefilgillerden.Safra artırıcı etkisiyle karaciğerden toksinlerin uzaklaştırmasına yardımcı.
-Tarçın: Kalsiyum ve zengin besin lifi içeriğiyle karaciğer sağlığını korur.
-Meyan kökü: Karaciğerdeki hücre tahribatını gidererek, iyileştirici etkisi bulunmaktadır.

*Süt Grubu
- Süt, yoğurt, peynir (Yarım yağlı olanları tercih edilmeli):
İçeriğindeki kalsiyum, B12, metiyonin toksik maddelerin uzaklaştırılmasında yardımcıdır. Metiyonin eksikliğine bağlı karaciğerde yağlanma olabilmektedir.

UZAK DURMAMIZ GEREKENLER
*Alkol : Karaciğerin en büyük düşmanı.
*Doymuş yağ: Hayvansal içerikli yiyecek tüketiminizi azaltarak, diyette doymuş yağ oranını azaltabilirsiniz.
*Rafine şeker : Diyetinizden tamamen çıkaramıyorsanız, kullanım miktarını azaltabilirsiniz.
*Fazla tuz tüketimi : Özellikle karaciğer hastalıklarında vücutta oluşan ödemler nedeniyle uzak durulmalı.Bunun içinde fast food yiyecekler, konserveler, işlenmiş etler, şarküteri ürünleri, hazır çorba ve et suyu tabletleri.

10 Nisan 2015 Cuma

Detoks diyetler hakkında bilmeniz gerekenler;





Son zamanların en popüler diyetleri arasında "detoks diyetlerini" görmek mümkün. Bu diyetler genellikle; gün boyu sadece sebze ve meyve sularından oluşan, hayvansal proteinin kısıtlandığı sıvıya dayalı diyetlerdir. Gerçekten bu diyetlerle "sağlıklı kilo vermek "mümkün mü ona bir bakalım.

Detoks; detoksifikasyon : Vücudumuzda oluşan metabolik süreçlerin sonunda, vücudumuza giren yiyecek ve içecekler, soluduğumuz hava zehirli kimyasalların oluşmasına neden olur. Vücudumuzun en büyük organı olan karaciğerin en önemli görevi detoksifikasyon yani vücudumuzda oluşan ve dışarıdan aldığımız zararlı kimyasalları vücuttan atmaktır. Kısaca içsel ve çevreden gelen zehirli kimyasalların vücuttan uzaklaştırılması işlemidir diyebiliriz.

Sağlıklı bir karaciğere sahip olduğunuzda karaciğeriniz görevlerinden biri olan detoksifikasyon işlemini yerine getirmekte zorlanmayacaktır. Ancak yetersiz ve dengesiz beslenme sonucunda metabolik süreçler yanlış gitmeye başlar ve vücutta oluşan zararlı kimyasalların türü ve düzeyleri artar.

Sağlıklı olmanın olmazsa olmazı "sağlıklı beslenme" ile karaciğer sağlığınızı da koruyabilirsiniz.
Peki sağlıklı beslenme neydi? Bireylerin yaş,cinsiyet ,özel durumlarına (hastalık, gebelik, emziklilik) ve yaşam tarzına uygun yeterli ve dengeli beslenmesine sağlıklı beslenme diyoruz.

Detoks diyetlerine dönecek olursak :
*Bütün bir gün sadece sebze ve meyve suları içerek uyguladığınız bu programlar uzun vadede b vitaminleri, demir, çinko, kalsiyum gibi mineral eksikliklerine yol açabilir.
*Bu şekilde verdiğiniz kilolar kas ve su kaybıdır. Uzun dönemde halsizlik, yorgunluk şikayetleri oluşabilir. Yağ kaybı olmadan sağlıklı bir kilo vermekten söz etmek mümkün değildir.
*Hipotroidiniz varsa, içtiğiniz lahana suyunun faydasından çok zararını görürsünüz.
*Birkaç günlük " detoks diyetleri" sonucunda hızlı verdiğiniz kiloları, beslenme alışkanlıklarınız değişmediği sürece geri almanız kaçınılmaz. Sağlıklı kilo vermede amaç 1-2 günlük kilo kaybı değil, sürekli ve kalıcı kilo kaybı sağlamaktır.
*360 gün kızartma ve fast- food ağırlıklı bir beslenme tarzına sahipseniz 4-5 günlük diyetlerle vücudunuza veya karaciğerinize verdiğiniz hasarları düzeltmeyi beklemeyin.
*Karaciğerinizin işlevini iyi bir şeklide yapmasını istiyorsanız günlük düzenli uykunuzu alın. Özellikle gece 23:00-03:00 aralığında uyuyun.
*Zamanınızı, enerjinizi ve paranızı; yaş, cinsiyet ve gereksinim göz etmeden tek tip beslenme programı içeren ister "detoks " ister "elma" ister "havuç diyeti" adı altında uygulan diyetlerle boşa harcamış olursunuz.

Sağlıklı zayıflamak için doğru yiyecekleri yiyip, içmenin yanı sıra yaşam tarzımıza, uyku düzenimize ve günlük fiziksel aktivitemize de dikkat etmeliyiz. Bu minvalde reçete diyetler yerine her zaman söylediğimiz gibi beslenme uzmanınızın size göstereceği yöntem ve metotlarda kendinize ait ve kişisel bir beslenme- diyet programı oluşturursanız; anlık ya da kısa süreli değil ömürlük bir kilo ve beslenme düzenine ulaşmanız kaçınılmazdır.


11 Mart 2015 Çarşamba

Çocuğum Yemek Yemiyor!

 

Bir çok annenin en fazla yakındığı durum çocuğunun yemek yememesidir. Ne numaralar, ne uygulamalar denenir, çocuk yemek yesin de karnı doysun diye. Anne çocuk ilişkisini çıkmaza bile sürekler. Her yolu denedim olmadı deyip, elinizde kaşık çocuğunuzun arkasında “bu yenecek” diye koşanlardansanız; bu gün buna son vermenin zamanı.

Malum; hepimiz ilk anne karnında beslenmeye başlıyoruz ardından bebeklik, çocukluk, yetişkinlik, yaşlılık derken bir ömür boyu sürüyor. Bebek doğduğunda  emzirmeye dair bir mani yoksa, ilk 6 ay sadece anne sütü verilmeli. 6. aydan itibaren anne sütüne ek  bebeğin gereksinimlerine uygun tamamlayıcı beslenmeye geçilebilir. Bebekler anne sütü dışında yeni bir yiyecekle karşılaştıkları için bazen tamamlayıcı besinleri almak istemeyebilir. Bebeğin diş çıkardığı veya hasta olduğu bir dönemde bir yiyecek konusunda ısrar etmek, yemesi için zorlamak, burnunu kapatıp zorla ağzına tepmek veya televizyon karşısında yemek yedirmek bebeğinizin yanlış beslenme  alışkanlıkları kazanmasına neden olur. Çocuk ya sizinle inatlaşarak yemek yemeği reddeder veya tv karşısında yemek yeme alışkanlığı kazanarak her tv veya film izlediğinde aç olmasa bile yemek yeme gereksinimi duyar.
Çocuk Beslenmesinde Nasıl Bir Yol İzlenmeli ?
*Bebeğinize  ilk 6 ay anne sütü verdikten sonra, 6.aydan itibaren tamamlayıcı besinlere geçin.
*Tamamlayıcı besinlere geçtiğinizde günde 1 veya 2 tatlı kaşığı ile başlayın.Miktar ve çeşitliliği yavaş yavaş artırın.
*Başlarda kaşıkla yemekte zorlanabilir, zamanla bu durum düzelecek, endişe etmeyin.Yemek yemeyi öğrenmesine izin verin.Bunu yaparken sabırlı, teşvik edici ve yardım eden bir tutum sergileyin.
*Çocuğu sabırla ve yavaş besleyin.Çiğnemesi ve yutması için zaman tanıyın. Yemek yerken göz teması kurun. Yemek süresince yanında olun.
* Çocuğun ihtiyaçları ve mide kapasitesine uygun bir beslenme programı olmalı. Nasıl ilk doğduğunda mide kapasitesi küçük olduğundan az az sık sık emziriyorsanız, tamamlayıcı besinlere geçildiğinde de bunu düşünmeliyiz.
*Yeni bir yiyecekle tanıştırırken küçük miktarlarda olmasına özen  gösterin eğer yemezse zorlamayın. Başka bir gün tekrar deneyin.
* Hasta olduğu veya diş çıkardığı dönemlerde  oldukça sabırlı olmalı ve küçük miktarlarda sık sık beslemeli, sevdiği besinlere öncelik verilmeli. Emziriyorsanız emzirmeye devam etmeli. İştahında azalma olsa da hastalık sonrası toparlama döneminde öğün sayıları ve miktarları artırılarak çocuğun toparlanması sağlanmalı.
* Kendi başına yiyebileceği muz, salatalık benzeri besinleri eline verin. Yiyeceğe dokunmasına, tanımasına izin verin. Kendi yemek yemek istediğinde bunu destekleyin.
*Uykulu anlarda çocuğunuza yemek yedirmeye çalışmayın.
*Yemek sırasında çocuğunuza güzel sözler söyleyin, yemek yeme zamanlarının mutlu ve huzurlu geçirilen zamanlar olmasını sağlayın.
*6. aydan 8. aya tamamlayıcı besin olarak : Meyve püresi, muhallebi, yumurta sarısı, çorbalar (sebzeli, yoğurtlu ve tahıllı), kıyma veya yumurta sarısı ile hazırlanmış yemekler (köfte,kabak dolması)
*12. ayından itibaren evde pişen yemekleri yiyebilir.
Bebeklikten itibaren yapacağınız doğru tercihler ve uygulamalarla çocuğunuzun doğru beslenme  alışkanlıkları  kazanmasına ve daha sağlıklı ve kaliteli bir hayat sürmesine yardımcı olabilirsiniz.


2 Mart 2015 Pazartesi

Hazır Diyetler Çöpe!


Kışın o soğuk havalarda kendinizi eve kapatıp mutluluğu yiyeceklerde arayanlardansanız, istenmeyen kilolarla başınız dertte olabilir. Geçen yıl, ondan önceki yıl, bir önceki yıl da, bu zamanlar "kilo vermeliyim" demiştiniz belki de. Bu bir deja vu mu acaba ?

Hayatınızda yapacağınız ufak bazı değişikliklerle sürekli kilo al- kilo ver süreci kaderiniz olmaktan çıkabilir. Bu kiloları verirkenkalıcı olması ve sağlıklı bir şekilde vermek işin püf noktası. Malum bahar temizlikleri başladı, evimizi bedenimizi temizleyip arındırırken beynimizi de gereksiz bilgi kirliliğinden arındırmanın zamanı. Evet bilgi kirliliği diyorum çünkü ne kadar çok size ait olmayan, sizin için yazılmamış diyet varsa hepsini çöpe atmalı. Arkadaşınızdan duyduğunuz,
"bak bu kilo verdirir, bu çay yağ eritir" gibi bütün kulaktan dolma bilgileri de çöpe atalım.

Peki Ne Yapalım ?
  • Neden kilo vermek istediğinizi belirleyin.
  • Duygusal açlık mı fiziksel açlık mı size daha çok yemek yediriyor? Hepimizin içinde istemese de biriktirdiği, söyleyemediği cümleleri var. Kendimizi güçsüz hissettiğimiz konular. Yoğun stres altında iştahımız açılabilir. Kendimizi yemek yiyerek rahatlamaya alıştırmış olabiliriz. Bu noktada stresli dönemlerde rahatlamak için "yemek" yerine başka bir şey koyabilmemiz lazım.
  • Kullandığınız bir ilaç veya sağlık sorunlarından sonra kilo almaya başladıysanız beslenme alışkanlıklarınızı yeniden düzenlemek adına mutlaka bir diyetisyenden yardım alın.
  • Uzun açlıklarla kilo vererek kas kaybına neden olursunuz. İstediğimiz kilo kaybı, sağlık kaybı değil!
  • Diyetinizde aşırılıklara yer yok. Diyetisyeninizin size hazırladığı programdan fazla yemediğiniz gibi listedekinden daha az da yemeyin.
  • Uyku düzeninize özellikle dikkat edin. Yanlış saatlerde yatıp kalkmak kilo almanıza sebep olabileceği gibi kilo vermenize de engel olabilir.
  • Kilo verme sürecinde kendinizle savaş içinde olmayın. Yanlış bir şey yaptığınızda kendinize kızıp, sinirlenmek yerine nasıl telafi edebileceğinizi düşünün.
  • Yediğiniz yemeğin hakkını verin. Hızlı hızlı, ayak üstü atıştırmalıklar yerine; ne yediğinizin farkına vararak mümkün olduğunca yavaş, iyi çiğneyerek yemek yemenin lezzetini hissederek yemeye çalışın.
  • Sağlıklı beslenme mi, zayıflama mı amaç ? Amacınız zayıflamak için sağlıklı beslenme olursa kilo verdikten sonra sağlıklı beslenmeyi bırakacağınız için tekrar kilo almanız kaçınılmaz. Halbuki, sağlıklı beslenmeyi amaçlarsanız her zaman sağlıklı ve ideal kilolarınızda olursunuz.





18 Şubat 2015 Çarşamba

Diyetinizi küçük kaçamaklarla tatlandırın.



Önemli kararlar vererek başlarsınız diyete. Motivasyonunuz yüksek, kendinize inancınız tamdır. Size verilen diyet programını harfi harfine hiçbir şeyi atlamadan yaparsınız. İlk haftalar oldukça başarılı devam edersiniz, hatta düşündüğünüzden fazla kilo verirsiniz. Gardolabı yenilemeye bile başlamışsınızdır.Etraftakiler farkeder kilo verdiğinizi," ah canım ne güzel olmuşsun, nasıl başardın" cümleleri. Gururunuz okşanır, başarmış olmak mutlu eder sizi.
Ancak bir gün programınınızdan sıkılıp listedeki yasakları yemek istersiniz. Diyetinizle yasaklar arasında bir ikilem başlar. Bir eliniz tatlıya uzanır, diğeri iter onca çaba boşa gitmesin diye. Gecenin bir yarısı canınız tatlı isteyerek uyanırsınız. Buzdolabının kapağını açmış dolabı seyrederken bulursunuz kendinizi. Gözünüzün önünde çikolatalar, pastalar uçuşur; tam yiyecekken kilolarınız gelir aklınıza, boğazınıza dizilir lokmalar. 1-2 hafta sonra o kadar dikkat etmenize rağman kilo veremez hale gelirsiniz. Hem istediklerinizi yiyememek hem de kilo verememek mutsuzlaştırır gün be gün. Kendinizce seçim yaparsınız mutlu ve şişman mı olayım, zayıf ve mutsuz mu diye. İlk şıkkı seçersiniz mutlu olmak adına ama kısa süre sonra alınan kilolar sizi yine mutsuz yapar.

Sizin de kilo verme süreçleriniz buna benzer sebeplerle baltalanıyorsa, aslında farkında olmadan yanlış yapığımız bir şeyler vardır.

Öncelikli olarak hiçbir zaman listenizde yiyemeyeceğiniz yiyecekleri düşünerek kendinizi mutsuzlaştırmayın. Yiyebileceğiniz yiyeceklere odaklanmaya çalışın.
*Sevmediğiniz halde, sağlıklı olduğu için kendinize bir yiyeceği yemek için baskı uygulamayın. Besin değerleri benzer daha kolay yiyebileceğiniz bir yiyecek seçin. (Mesela brokoli yerine karnabahar gibi.)
*Sevdiğiniz yiyecekleri farklı yöntemlerle pişirin. Mesela köfte-patates kızartması yerine fırında köfte- patates pişirin.
*İlk haftalar, hatta aylar sevdiğiniz yiyeceklerden vazgeçmek kolaydır ama sonra bunu sürdürmek zorlaşır. Çok aç olmadığınız bir öğünde sevdiğiniz yiyecekten tadımlık alın. Amacımız yiyecekle doymak değil sevdiğimiz o tadı almak.
*Diyet yaparken çok sevdiğiniz tatlılardan belirli zamanlarda makul ölçülerde kullanın. Diyet boyunca sevdiğiniz halde hiç tatlı yemediğinizde diyeti bıraktığınzda "yoksunluk sendromu" yaşayarak çok daha fazla yemenize sebep olabilir.
*Öğün saatlerinize sadık kalmaya çalışın.
*Tatlı krizleriniz olduğunda aç olup olmadığınızı kontrol edin. Eğer 4-5 saatten fazla bir açlık durumunuz varsa, tatlı isteği normal. Önce karnınızı doyurun.
*Stresli dönemlerde diyet yapmak zorlaşır, kilo veremediğinizi düşünürek stresinizi büyütmeyin.
*Stresli dönemlerde yemek yeme isteğiniz artıyorsa, kendinize yeni bir davranış şekli edinin. Yürüyüş yapmak, dans etmek, sevdiğiniz bir arkadaşınızla konuşmak, görüşmek.
*Kilo vermekte zorlanmanızın sebebi insülin direnci olabilir. Doktorunuzla görüşüp gerekli tahlilleri yaptırarak kendinizi kontrol edin.
*İnsülin direnci veya şeker hastalığınız yoksa, çok sevdiğiniz çikolatadan vazgeçmeniz gerekmiyor.
Her gün 5 gram bitter çikolata kullanabilirsiniz.
*İnsülin direnci varsa veya şeker hastasıysanız kakaolu süt veya tarçınlı süt deneyebilirsiniz.
* Yeterli ve dengeli beslenmeyle birlikte arada ufak yaramazlıklar yapsanız bile verdiğiniz kilolar kalıcı hale gelebilir.

Beslenme bir yaşam şeklidir.Miktarına ve sıklığına dikkat ettiğiniz sürece ufak yaramazlıklar başınıza iş açmaz, aksine sizi mutlu ederek hayattan keyif almanıza ve sağlıklı beslenmeyi sürdürmenize yardımcı olur.

Kaynak: http://www.fazlakilo.com/diyetinizi-kucuk-kacamaklarla-tatlandirin.html

30 Ocak 2015 Cuma

Sık Tartılmak Kilo Aldırıyor!


Sık tartılmak kilo aldırıyor!
  Bu hafta çoğumuzun yakinen tanıdığı kimine dost, kimine düşman olan bir konumuz var.  Kimi zaman çok sıkı dostumuz, ayrılmaz ikilimiz, sırdaş, dert ortağı, uyarıcı, günde birkaç kez sıkılmadan bunalmadan görebileceğimiz.
  Kimi zamansa korkulu rüyamız, köşe bucak saklandığımız, görmek istemediğimiz. Tehlike çanlarının habercisi. Yanlış yolda olduğumuzu söyleyip  canımızı sıkan. Yaptığımız yaramazlıkların takipçisi.
   Tahminlerinizi duyar gibiyim; evet evet, kiminizin son zamanlarda  yatağınızın altına sakladığı, kiminizin her sabah banyoda “sensiz olmaz” diyerek güne başlayıp, gün boyu ayrılamadığı BASKÜLünüzden söz ediyorum.
   Kilo verme süreçlerinin olmazsa olmazı basküller. Eğer bir uzman eşliğinde kilo vermeye başladıysanız daha profosyonel bir şekilde doğru bir ölçümle kilonuzun yağ, kas, su dengesini görmeniz mümkün. Evde kendi başınıza tartıldığınızda farkında olmadan yaptıklarınız kilo vermenizi olumsuz etkileyebilir, hatta kilo vermenizi zorlaştırabilir.
EN SIK YAPILAN YANLIŞLAR
* SIK TARTILMAK  : Sabah- akşam aç , tok  sürekli tartılmak. Açlıkla tokluk arasında kilo farkı olacağı için kilo aldığınızı düşünebilirsiniz.
*YANLIŞ SAATLERDE TARTILMAK : Bir şeyler yiyip, içtikten sonra tartılmak. Tartılmak için en uygun saat, sabah aç karnına ve tuvalete gidip geldikten sonra tartılma.
*YANLIŞ DÖNEMLERDE TARTILMAK: Kadınların adet dönemlerinde hormonal nedenlerle vücut yağ-su dengesi değiştiği için bu dönemde yapılan ölçümler yanlış çıkar. Evde tartıldığınızda  kendinizi kilo almış olarak görürsünüz. Halbuki bu adet döneminizden dolayı kısa süreli bir süreçtir. Ayrıca siz kilo aldığınızı düşünerek stres hormonlarınızı daha fazla çalıştırıp kilo vermenizi zorlaştırabilirsiniz.
*KIYAFETLER: Mümkün olduğunca ince ve aynı kıyafetlerle tartılmaya özen gösterin.
*BASKÜLÜN YERİ: Baskülünüzü koyduğunuz zeminin düz bir zemin olduğundan emin olun.
*BASKÜLÜNÜZ DOĞRU TARTIYOR MU ? Özellikle uzun yıllardır kullandığınız bir baskülün  kalibrasyonu bozulmuş olabilir. Evde çok pratik bir yöntemle doğru tartım yapıp yapmadığını anlayabilirsiniz. Kilosu sabit bir eşyanızı tartın. Evdeki bir sehba, bir biblo, vazo gibi. Kendinizi tartmadan eşyanızı tartın, not edin. Bir hafta sonra tartılacağınızda yine eşyanızı tartın, eğer iki tartım arası farklıysa baskülünüze elveda deme zamanı gelmiş.
DOĞRU TARTILMA : Doğru tarttığından emin olduğunuz  bir baskülle, uygun zeminde,  haftada 1 kez ince kıyafetlerle ve her ölçümde aynı kıyafetle,  sabah aç karnına tuvalete gidip geldikten sonra,   kadınlar için adet dönemlerinin dışında tartım yapılmalı.

16 Ocak 2015 Cuma

EKMEK YEMEKTEN KORKMAYIN!








Bir diyetisyen olarak yaşam tarzıma, yediklerime ve uyku düzenime mümkün olduğunca dikkat etmeye çalışıyorum.Danışanlarıma uygulanılabilir ve hayatlarını kolaylaştıracak önerilerde bulunuyorum. Eğer özel bir sağlık sorunları yoksa listelerinde bir yiyeceği yasaklamıyorum. Ancak son zamanlarda gözlemlediğim ben bu kadar bonkörken danışanların kendilerine yasaklar koyması. "Hiç ekmek yemedim diye söze" başladı bir danışanım "Neden, listenizde vardı ama" dediğimde "Televizyonda ekmek yemeyin" diyorlar dedi. Kafası karışmış, ekmeğini yemezse daha fazla kilo verebileceğini düşünmüş. Düşündüğü gibi de olmuş aslında, evde tartıldığında 1 haftada 2 kg vermek çok mutlu etmiş onu. Ölçümünü yaptığımızda ise , tam da düşündüğüm gibi verdiği kiloyu kas ve su olarak vermiş olduğunu gördük, istediğimiz yağ kaybını elde edememişiz.

İlk kez gelen bir danışan da, her yolu denediğinden bahsediyor. "Ekmeği hayatımdan çıkardım ama kilo veremedim" diyor. Buna benzer birçok örnekle karşılaşır oldum son zamanlarda. Bunun nedeni ekmeği bir öcü gibi gösteren zihniyet.

"Ne çektin be ekmek" demekten kendimi alamıyorum. Kilo verememenin tek suçlusu sen oldun. Halbuki biz sağlıklı beslenenler biliyoruz ki, yeterli ve dengeli beslenmenin olmazsa olmazısındır sen.
Ekmek Nedir?
Günlük enerjimizin büyük bir çoğunluğunu karbonhidratlardan karşılarız. Süt, yoğurt gibi hayvansal kaynaklar da karbonhidrat içerse bile en zengin karbonhidrat kaynağı ekmek, makarna, bulgur, buğday, pirinç gibi tahıl grubudur. B12 hariç bütün b vitaminlerini içerdiğinden özellikle sinir sisteminiz için oldukça faydalıdır. Posa içeriği yüksektir. Eğer hareketli bir yaşantınız varsa veya sporcuysanız karbonhidratları hayatınızdan çıkarmak pek de akıllıca bir seçim değil.

Ne Kadar Ekmek?
Gereksinimler yaşam tarzınıza, cinsiyetinize ve özel durumlarınıza göre çeşitlilik gösterir.
Yetişkin bir kadın yaklaşık 6 porsiyon ekmek grubu (ekmek, makarna, bulgur, çorba ) tüketebilecekken, gebelik,emziklilik gibi durumlarda 10-11 porsiyona çıkabilir.

Hangi Ekmek ?
Elbette yediğiniz ekmeğin miktarı gibi çeşidi de önemlidir.
Rafine edilmemiş undan yapılmış tam buğday ekmeği, çavdar ve ruşeymli ekmeği vitamin, mineral dengesi ve tok tutucu özelliğinden dolayı kullanmamız daha faydalıdır.

İster kilo vermek, isterse sağlıklı beslenmek için; doğada (özellikle bizim coğrafyamızda) yetişen ve üretilen tüm besin guruplarından uzmanların belirlediği ölçülerde ve düzende tüketmek; hem bedenimize hem de toprağa karşı saygımızın göstergesidir.

http://www.fazlakilo.com/ekmek-yemekten-korkmayin.html









3 Ocak 2015 Cumartesi

Davetlerde Yapılan Kaçamaklar


Yemek yemek karın doyurmanın dışında sosyal hayatımızda oldukça önemli bir yer tutar. Sevincimizi, hüznümüzü yemek yiyerek yaşarız. Evlenince düğün yemeği veririz, bebek diş çıkartır diş bulguru yaparız, cenazemiz olur helva dağıtırız, mevlid okutup arkasından pilav dağıtırız, dileğimiz olur pişi dağıtırız, lokma döktürürüz. Acı ve sevinçle iç içe geçmiştir yemek. Mutlu olunca da yeriz, üzülünce de.
   Günlük hayatımızda da çalışma hayatımız veya sosyal statüden dolayı sık sık davetlere, özel iş yemeklerine veya aile-arkadaş arasında yemekli davetlere katılmamız gerekebilir. Kilo alırım korkusuyla evinize bile almadığınız envai çeşit yemekle imtihanınız başlar. Hadi sabrettik diyelim, etraftakiler rahat bırakmaz” Niye yemiyorsun?, beğenmedin mi yoksa?, gibi sorularla “ay hatırım için ye, ellerimle yaptım, o kadar zahmet verdim, lütfen ye” gibi ısrarların ardı arkası kesilmez. Ev sahibi ısrarcıdır, haklıdır da kendi açısından o kadar zahmet vermiştir, bir lokma yediğinizi görmeden sizi bırakmaz. Tam da bu ısrarların üstüne  hele bir de “ben diyet yapıyorum” derseniz yandığınızın resmidir. İdeal kiloda olduğunuzdan tutun da, bugün bozarsan bir şey olmaza kadar sürer konuşma.
Peki biz böyle günlerde ne yapmalıyız.
*Gün boyu beslenme programına sadık kalın. Nasıl olsa davet var, orda yerim diyip bütün gün aç gezmeyin.
*Mümkünse evden çıkmadan ufak bir şeyler atıştırın, bakın bu çok önemli karnınızı doyurmayın atıştırın. Az bir çorba veya bir bardak süt, yoğurt veya ayran gibi.
*Davette mümkünse kendi tabağınızı kendiniz hazırlayın. Eğer böyle bir imkan yoksa tabağınızı biriyle paylaşın.
*Kendinize göre bir limit belirleyin, tabaktaki her şeyi yemek zorunda değilsiniz.Arta kalanları bitirmeye çalışmak yerine isterseniz daha sonra yemek için veya evdekilerle paylaşmak için çantanıza alabilirsiniz.
*Ayakta atıştırmak yerine oturarak yemeye çalışın. Oturmak doyduğunuzu anlamanız konusunda yardımcı olur.
* Bol bol arkadaşlarınızla-dostlarınızla sohbet edin. Konuşurken yemek yiyemeceğiniz için, daha az yersiniz.
* İçecek olarak mümkün olduğunca su tercih edin. Sıcak bir yaz günüyse ayran da iyi bir tercih olabilir.
*Mutlaka ama mutlaka ev sahibini övücü sözlerde bulunun. Özellikle yaptığı yemeklerin lezzetini çok beğendiğinizi belirtin, hatta tariflerini isteyerek ev sahibini onore edin.
  Unutmayın; kilo vermek  sosyal hayatınıza ara vermek değildir, kilo vermek beslenme alışkanlığınızı bir düzene sokarak kaliteli yaşamak için bir adım atmak demektir.


alıntı: http://www.fazlakilo.com/davetlerde-yapilan-kacamaklar.html