Ekranlarda katıldığım programlardan bazıları aşağıdaki gibidir, iyi seyirler.
Hanımlar Buyrun 2017 Sağlıklı Pişirme Yöntemleri
Hanımlar Buyrun 2017 Kanser Hastaları Nasıl Beslenmeli?
Hanımlar Buyrun 2017 Gebelikte Beslenme
Hanımlar Buyrun 2017 Diyabette Beslenme
Hanımlar Buyrun 2017 Kış Aylarında Bağışıklık Sistemimizi Nasıl Güçlendiririz
Hanımlar Buyrun 2016 Beslenme Alışkanlıkları ve Obezite
Hanımlar Buyrun 2016 Çocuklarda İştahsızlık
Hanımlar Buyrun 2016 Kış Mevsiminde Beslenme
Hanımlar Buyrun 2016 Şok Diyet Nedir?
Hanımlar Buyrun 2015 Ramazanda Beslenme -2-
Hanımlar Buyrun 2015 Ramazanda Beslenme -1-
Bizimhane Çocuklarda Beslenme
Hanımlar Buyrun 2014 Sağlıklı Beslenme Nedir?
Hanımlar Buyrun 2013 Bayramda Beslenme
MPL TV Kahraman Kadın 92. Bölüm 13.12.2010
MPLTV KAhraman Kadın 132. Bölüm 09.02.2011
2 Temmuz 2015 Perşembe
19 Haziran 2015 Cuma
Ruhu Besleme Zamanı; "Ramazan"
Oruç neden tutulur, faydası, fazileti nelerdir burada onlardan bahsedecek değilim ama hep es geçtiğimiz bir şey; ramazanın ruhuna yakışır bir şekilde yemek yemek.
Oruç tutma hassasiyetine sahip bir kişi neden oruç tuttuğunun farkında
olduğu için iftar ve sahurda ölçülü yemek konusunda zorlanmamalı. Zira
ibadetin özüne aykırı olan çok yemek, doyduğun halde yemek yemeğe devam
etmek gibi sağlık açısından da zararlı alışkanlıkları bırakmak için
ramazan güzel bir fırsattır.
Ramazanda
yapılan en büyük hata gece sahura kalkmamak. Halbuki sahur ramazanın
ruhani havasını içimizde daha fazla hissetmemize yardımcı olur. Günler
uzun olduğu için özellikle sıvı alımımıza dikkat etmeliyiz. Sahura
kalkmadan tutulan oruçlarda gün boyu özellikle yaz aylarında ter yoluyla
kaybettiğimiz suyu sahur ve iftarda yeterli miktarda almalıyız.
Sahurda; gece yemek yemeğe alışık olmayan
midelerimizi yormamak için hem aşırı yağlı ve tuzlu olmayan, hem de tok
tutacak protein oranı yüksek besinler tercih etmeliyiz. Bu konuda
özellikle kahvaltılık ürünlerden yardım alabiliriz.Mesela
*Çok tuzlu olmayan peynir veya yumurta,
*Pide veya ekmek; tok tutucu özelliğinden dolayı tam buğday tercih edilebilir.
*Çiğ veya fırınlanmış sebze; çiğ sebzelere karşı
hassasiyetiniz varsa sindirimi kolaylaştırmak için pişmiş sebze tercih
etmeniz daha uygun olur.
*Tok kalmamıza yardımcı olacak süt, yoğurt veya sindirim sistemimize yardımcı kefir.
* 4-5 su bardak su: Sahura kalktığınız andan imsak vaktine kadar aralıklı olarak.
* Meyve veya şekersiz komposto : Gün içerisinde artan sıvı ve mineral kaybını debgelemek için.
* Tuzsuz zeytin-fındık-badem-ceviz grubundan biri.
Mümkünse sahurdan sonra hemen yatmayarak oluşabilecek sindirim sorunlarını önleyebiliriz.
Bütün bir gün süren açlığın ardından hazırlanan iftar
sofraları hem özenli, hem lezzetli, hem de bol çeşitlidir. Çoğu zaman bu
sofralara hayır demek imkansızdır. Bir iki ufak değişiklikle bu
lezzetli sofralardan mahrum kalmayabiliriz. Özellikle yağda kızartma,
kavurma yerine fırında, buharda pişirme veya ızgara yöntemleri
kullanabiliriz.
İftar :
*1 bardak su : Uzun yaz günlerinde artan sıvı kaybını yerine koymak için.
* Taze veya kuru meyve : Gün boyu düşen kan şekerini dengeleyip, iftar sonrası aşırı tatlı tüketimini önler.
*Soğuk yoğurtlu bir çorba:Sıcak yaz günlerinde hararetimizi keser ,
Tokluk merkezimizin uyarılabilmesi için yemek yemeğe 5-10 dakika ara: Zira geç bir saatte iftar açtığımız için bu süreyi uzatmamakta fayda var.
Aranın arkasından Et( tavuk, balık, köfte ) grubundan biri veya etli bir sebze yemeği
Pide : Ramazanın olmazsa olmazı aşırıya kaçmadan tüketilebilir veya tam buğday ekmeği kullanılabilir.
Salata: Sebzelerin yüksek su içeriği, lif ve vitamin/ mineral içeriğinden dolayı iftar ve sahur sofralarımızdan esik etmeyelim.
İftardan 1 saat sonra şeker problemi olmayanlar için tercihe göre hafif sütlü bir tatlı mesela dondurma veya güllaç
Tatlı sevmeyen veya sağlık nedenlerinden yiyemeyecek olanlar için;
1 su bardak süt veya yoğurt + meyve
veya beslenme alışkanlığımızdaki oluşan değişikliklere bağlı kabızlığı önlemek için kefir + meyve kullanabiliriz.
İftardan sahura kadar olan süre zarfında her yarım saate en az 1 su bardak su içmeye özen gösterebiliriz.Sıcak havalarda suyla birlikte artan mineral kaybı için maden suyu da içmeyi unutmayın.
Tv
kanallarında, gazete ve dergi köşelerinde sahur ve iftara dair
meslektaşlarımın öneriyle karşılaşabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken
husus öneriler geneldir. Beslenme ise kişiye özeldir. Lütfen kendinize
uygun beslenme planını diyetisyeninizden alın.
6 Haziran 2015 Cumartesi
ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞTİRMEDEN KALICI KİLO VEREMEZSİNİZ

Fazla kilolarınızın
nedeni hormonel nedenler değilse alışkanlıklarınızı gözden
geçirmekte fayda var.
Size göre çok sıkıntı
olmayan bir alışkanlığınız kilo almanızın asıl sebebi
olabilir. Diyet yapmaya başlamadan önce birkaç soruyla yanlış
alışkanlıklarınız neler onları bulmaya çalışalım. Kalemi
kağıdı elinize aldıysanız başlıyoruz.
1- Uyku düzeniniz : Gece
kaçta yatar sabah kaçta kalkarsınız?
2- Öğün düzeni, yemek
yeme saatleriniz düzenli midir?
3- Kahvaltı yapıyor
musunuz? Saat kaçta ?
4- Yemekleri yeme süreniz ?
5- Günlük çay, kahve
tüketiminiz ne kadar?
6- Günlük asitli içecek
veya meşrubat tüketiminiz ne kadar?
7- Günlük su tüketiminiz
ne kadar?
8- Gün içerisinde
attığınız adım sayısı kaçtır?
Cevaplar:
1-Dikkat ettiyseniz kaç
saat uyuyorsunuz demedim. Çünkü kaç saat uyuduğunuzdan çok
kaliteli bir uyku uyuyup uyumadığınız önemli. Gece 23:00-03:00
arasındaki zaman aralığını uyuyarak geçirmeye özen gösterin.
Eğer uyku bozukluğunuz varsa bu konuda bir uzmandan yardım alın.
2- Her gün aynı saatte
yemek yemek metabolizmanızı hızlı çalıştırır. Öğün
atlayarak daha az kalori almaya çalışmak kilo vermenizden çok
almanıza sebep olur.
3- Uzun açlıklara bağlı
olarak kahvaltı yapmayanlar yapanlara göre daha kiloludur.
Kahvaltının saati gibi içeriği de önemli. Tek tip poğaça,
simit yerine içinde hayvansal ve bitkisel besinlerin bir arada
bulunduğu daha dengeli kahvaltılar hazırlamaya çalışın.
4- Yemeği ne kadar yavaş
yerseniz doygunluk hissinin oluşması için kendinize zaman tanımış
ve yiyecekleri daha kolay sindirip, hazmetmiş olursunuz. Yemek
sırasında yavaşlayabilmek için lokmanızı yutunca, yemek
yediğiniz kişiyle sohbet etmeye çalışın. Çatalı, kaşığı
arada masaya bırakıp yemeğe ara verin.
5- Eğer demir eksikliği
anemisi gibi bir sorununuz varsa çok fazla çay- kahve tüketmenizi
önermem. Ayrıca fazla tüketilen çay- kahve ile alınan kafein
uyku bozukluklarına yol açtığı için kilo almanıza sebep
olabilir. Şeker kullanımı varsa fazladan kalori almanıza neden
olur.
6- Asitli içeceklerin
içerisindeki şeker ve kafein, meyve sularının içindeki şekerler
nedeniyle tüketiminize dikkat edin. Her gün düzenli bir tüketim
varsa azaltın veya hiç kullanmayın.
7-Diyetlerin olmazsa olmazı
su; yaşam kaynağımız olduğu için önemli. Sadece zayıflamak
amaçlı değil her zaman su kullanımınıza özen gösterin.
Vücudumuzdaki birçok biyokimyasal süreçte yer alan suyu içmeyi
sevmiyorsanız, diyetin ilk günü 3 litre su içmeye çalışıp
kendinize eziyet etmeyin.
Haftalık hedefler koyarak
su kullanımınızı artırmaya çalışın. Eğer günde 2 su
bardağı su içiyorsanız ilk hedef günlük 6 su bardağına çıkmak
olsun. Bu sayede hem zorla kendinize bir şey yaptırmış olmazsınız
hem de alışkanlıkları değiştirmek için kendinize zaman
tanımanız olumlu yönde sizi motive eder.
8- Günlük adım sayısı
olarak önerilen 10000 adımı kendinize hedef olarak koyun. Kaç adım
attığınızı adım sayar veya akıllı telefonlarda bulunan
programlar kullanarak öğrenebilirsiniz. Sadece güzel havalarda
değil yağmurlu ve soğuk günlerde evde yapacağınız
egzersizlerle fiziksel aktivitenizi artırabilirsiniz.
Alışkanlıklar kimi
zaman çabuk kazanılıp zor vazgeçilir. Hayatın hiçbir bölümünde
kendinize karşı çok acımasız davranmayın. Aşırı katı
kurallar yerine, uygulanabilir kurallar koymaya çalışın. Bu
sayede 3 gün diyet yapıp 5 kilo verip bir hafta sonra bu kiloyu
almak yerine, yaşam boyu sürdürülebilir sağlıklı kilonuzda
olmayı başarabilirsiniz.
22 Nisan 2015 Çarşamba
Sağlıklı yiyeceklerle karaciğer koruma altında
Son yazımda detoks
diyetlerin uzun vadedeki zararlarından bahsetmiştim. Bu yazımda
vücudumuzun doğal detoks sağlayıcısı karaciğerimizi korumak
için nelere dikkat etmeliyiz, kısa kısa onlara değineceğim.
* Yüksek sülfür
içerikli besinler: Gıdalar, çevresel faktörler ve ilaçlarla
vücudumuza giren kimyasalların vücuttan atılmasını
kolaylaştırır.
-Soğangiller:Taze
sarımsak,taze soğan, arpacık soğan, pırasa
-Baklagiller :Kuru fasulye,
mercimek, barbunya,nohut
-Yumurta:Sülfür içeriğinin
yanı sıra, içerisindeki kolin, B12, metiyonin karaciğerden yağ
ve safra akışını kolaylaştırır.
*Suda çözünen iyi lif
kaynakları: Diyetin lif içeriği fazla olduğunda, özellikle
suda çözünür lif kaynakları safra salgısını artırır.
-Armut: İçerisindeki C
vitamini karaciğeri korur, detoksifikasyonu destekler.
-Elma: Lif içeriği ve
antioksidan özelliğiyle, karaciğerin normal fonksiyonlarını
yerine getirmesinde yardımcı olup, zararlı toksinlere karşı
vücudu koruyup, vücuttan atılma sürecini hızlandırır.
-Yulaf ezmesi: Lif
kaynaklarından biri olması dışında,içerisindeki B6 karaciğerden
yağ ve safra akışını kolaylaştırır.
-Baklagiller: Lif içeriğinin
yanı sıra, karciğer için önemli olan folik asit yönünden de
zengindir.
*Sebzeler : Sülfür
içeriği yüksek sebzeler yani C vitamini, E vitamini, folik asit
ve beta karotenden zengin sebzeler.
-Brokoli; içerisindeki
C ve E vitamini sayesinde karaciğeri korur ve detoksifikasyonu
destekler.
-Brüksel lahanası
-Lahanagiller
-Enginar; Safra akışını
uyararak, karaciğerin toksinlerden arınmasına yardımcı olur.
-Pancar; C vitamini kaynağı.
İçeriğindeki kalsiyum ağır metaller ve diğer zehirli
bileşiklerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.
-Havuç; içerisindeki beta
karoten karaciğeri korur, detoksifikasyonu destekler.
-Karahindiba; C vitamini
kaynağı. İçeriğindeki kalsiyum ağır metaller ve diğer zehirli
bileşiklerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.
*Baharatlar
-Zerdeçal :
Zencefilgillerden.Safra artırıcı etkisiyle karaciğerden
toksinlerin uzaklaştırmasına yardımcı.
-Tarçın: Kalsiyum ve
zengin besin lifi içeriğiyle karaciğer sağlığını korur.
-Meyan kökü: Karaciğerdeki
hücre tahribatını gidererek, iyileştirici etkisi bulunmaktadır.
*Süt Grubu
- Süt,
yoğurt, peynir (Yarım yağlı olanları tercih edilmeli):
İçeriğindeki
kalsiyum, B12, metiyonin toksik maddelerin uzaklaştırılmasında
yardımcıdır. Metiyonin eksikliğine bağlı karaciğerde yağlanma
olabilmektedir.
UZAK DURMAMIZ GEREKENLER
*Alkol : Karaciğerin en
büyük düşmanı.
*Doymuş yağ: Hayvansal
içerikli yiyecek tüketiminizi azaltarak, diyette doymuş yağ
oranını azaltabilirsiniz.
*Rafine şeker :
Diyetinizden tamamen çıkaramıyorsanız, kullanım miktarını
azaltabilirsiniz.
*Fazla tuz tüketimi :
Özellikle karaciğer hastalıklarında vücutta oluşan ödemler
nedeniyle uzak durulmalı.Bunun içinde fast food yiyecekler,
konserveler, işlenmiş etler, şarküteri ürünleri, hazır çorba
ve et suyu tabletleri.
10 Nisan 2015 Cuma
Detoks diyetler hakkında bilmeniz gerekenler;
Son zamanların en popüler
diyetleri arasında "detoks diyetlerini" görmek mümkün.
Bu diyetler genellikle; gün boyu sadece sebze ve meyve sularından
oluşan, hayvansal proteinin kısıtlandığı sıvıya dayalı
diyetlerdir. Gerçekten bu diyetlerle "sağlıklı kilo vermek
"mümkün mü ona bir bakalım.
Detoks; detoksifikasyon
: Vücudumuzda oluşan metabolik süreçlerin sonunda, vücudumuza
giren yiyecek ve içecekler, soluduğumuz hava zehirli kimyasalların
oluşmasına neden olur. Vücudumuzun en büyük organı olan
karaciğerin en önemli görevi detoksifikasyon yani vücudumuzda
oluşan ve dışarıdan aldığımız zararlı kimyasalları vücuttan
atmaktır. Kısaca içsel ve çevreden gelen zehirli kimyasalların
vücuttan uzaklaştırılması işlemidir diyebiliriz.
Sağlıklı bir
karaciğere sahip olduğunuzda karaciğeriniz görevlerinden biri
olan detoksifikasyon işlemini yerine getirmekte zorlanmayacaktır.
Ancak yetersiz ve dengesiz beslenme sonucunda metabolik süreçler
yanlış gitmeye başlar ve vücutta oluşan zararlı kimyasalların
türü ve düzeyleri artar.
Sağlıklı olmanın
olmazsa olmazı "sağlıklı beslenme" ile karaciğer
sağlığınızı da koruyabilirsiniz.
Peki sağlıklı beslenme
neydi? Bireylerin yaş,cinsiyet ,özel durumlarına (hastalık,
gebelik, emziklilik) ve yaşam tarzına uygun yeterli ve dengeli
beslenmesine sağlıklı beslenme diyoruz.
Detoks diyetlerine dönecek
olursak :
*Bütün bir gün sadece
sebze ve meyve suları içerek uyguladığınız bu programlar uzun
vadede b vitaminleri, demir, çinko, kalsiyum gibi mineral
eksikliklerine yol açabilir.
*Bu şekilde verdiğiniz
kilolar kas ve su kaybıdır. Uzun dönemde halsizlik, yorgunluk
şikayetleri oluşabilir. Yağ kaybı olmadan sağlıklı bir kilo
vermekten söz etmek mümkün değildir.
*Hipotroidiniz varsa,
içtiğiniz lahana suyunun faydasından çok zararını görürsünüz.
*Birkaç günlük "
detoks diyetleri" sonucunda hızlı verdiğiniz kiloları,
beslenme alışkanlıklarınız değişmediği sürece geri almanız
kaçınılmaz. Sağlıklı kilo vermede amaç 1-2 günlük kilo kaybı
değil, sürekli ve kalıcı kilo kaybı sağlamaktır.
*360 gün kızartma ve fast-
food ağırlıklı bir beslenme tarzına sahipseniz 4-5 günlük
diyetlerle vücudunuza veya karaciğerinize verdiğiniz hasarları
düzeltmeyi beklemeyin.
*Karaciğerinizin işlevini
iyi bir şeklide yapmasını istiyorsanız günlük düzenli
uykunuzu alın. Özellikle gece 23:00-03:00 aralığında uyuyun.
*Zamanınızı, enerjinizi
ve paranızı; yaş, cinsiyet ve gereksinim göz etmeden tek tip
beslenme programı içeren ister "detoks " ister "elma"
ister "havuç diyeti" adı altında uygulan diyetlerle boşa
harcamış olursunuz.
Sağlıklı zayıflamak
için doğru yiyecekleri yiyip, içmenin yanı sıra yaşam
tarzımıza, uyku düzenimize ve günlük fiziksel aktivitemize de
dikkat etmeliyiz. Bu minvalde reçete diyetler yerine her zaman
söylediğimiz gibi beslenme uzmanınızın size göstereceği yöntem
ve metotlarda kendinize ait ve kişisel bir beslenme- diyet programı
oluşturursanız; anlık ya da kısa süreli değil ömürlük bir
kilo ve beslenme düzenine ulaşmanız kaçınılmazdır.
11 Mart 2015 Çarşamba
Çocuğum Yemek Yemiyor!
Bir çok annenin en fazla yakındığı durum çocuğunun yemek yememesidir. Ne numaralar, ne uygulamalar denenir, çocuk yemek yesin de karnı doysun diye. Anne çocuk ilişkisini çıkmaza bile sürekler. Her yolu denedim olmadı deyip, elinizde kaşık çocuğunuzun arkasında “bu yenecek” diye koşanlardansanız; bu gün buna son vermenin zamanı.
Malum;
hepimiz ilk anne karnında beslenmeye başlıyoruz ardından
bebeklik, çocukluk, yetişkinlik, yaşlılık derken bir ömür boyu
sürüyor. Bebek doğduğunda emzirmeye dair bir mani yoksa,
ilk 6 ay sadece anne sütü verilmeli. 6. aydan itibaren anne sütüne
ek bebeğin gereksinimlerine uygun tamamlayıcı beslenmeye
geçilebilir. Bebekler anne sütü dışında yeni bir yiyecekle
karşılaştıkları için bazen tamamlayıcı besinleri almak
istemeyebilir. Bebeğin diş çıkardığı veya hasta olduğu bir
dönemde bir yiyecek konusunda ısrar etmek, yemesi için zorlamak,
burnunu kapatıp zorla ağzına tepmek veya televizyon karşısında
yemek yedirmek bebeğinizin yanlış beslenme alışkanlıkları
kazanmasına neden olur. Çocuk ya sizinle inatlaşarak yemek yemeği
reddeder veya tv karşısında yemek yeme alışkanlığı kazanarak
her tv veya film izlediğinde aç olmasa bile yemek yeme gereksinimi
duyar.
Çocuk
Beslenmesinde Nasıl Bir Yol İzlenmeli ?
*Bebeğinize
ilk 6 ay anne sütü verdikten sonra, 6.aydan itibaren tamamlayıcı
besinlere geçin.
*Tamamlayıcı
besinlere geçtiğinizde günde 1 veya 2 tatlı kaşığı ile
başlayın.Miktar ve çeşitliliği yavaş yavaş artırın.
*Başlarda
kaşıkla yemekte zorlanabilir, zamanla bu durum düzelecek, endişe
etmeyin.Yemek yemeyi öğrenmesine izin verin.Bunu yaparken sabırlı,
teşvik edici ve yardım eden bir tutum sergileyin.
*Çocuğu
sabırla ve yavaş besleyin.Çiğnemesi ve yutması için zaman
tanıyın. Yemek yerken göz teması kurun. Yemek süresince yanında
olun.
*
Çocuğun ihtiyaçları ve mide kapasitesine uygun bir beslenme
programı olmalı. Nasıl ilk doğduğunda mide kapasitesi küçük
olduğundan az az sık sık emziriyorsanız, tamamlayıcı besinlere
geçildiğinde de bunu düşünmeliyiz.
*Yeni
bir yiyecekle tanıştırırken küçük miktarlarda olmasına özen
gösterin eğer yemezse zorlamayın. Başka bir gün tekrar deneyin.
*
Hasta olduğu veya diş çıkardığı dönemlerde oldukça
sabırlı olmalı ve küçük miktarlarda sık sık beslemeli,
sevdiği besinlere öncelik verilmeli. Emziriyorsanız emzirmeye
devam etmeli. İştahında azalma olsa da hastalık sonrası
toparlama döneminde öğün sayıları ve miktarları artırılarak
çocuğun toparlanması sağlanmalı.
*
Kendi başına yiyebileceği muz, salatalık benzeri besinleri eline
verin. Yiyeceğe dokunmasına, tanımasına izin verin. Kendi yemek
yemek istediğinde bunu destekleyin.
*Uykulu
anlarda çocuğunuza yemek yedirmeye çalışmayın.
*Yemek
sırasında çocuğunuza güzel sözler söyleyin, yemek yeme
zamanlarının mutlu ve huzurlu geçirilen zamanlar olmasını
sağlayın.
*6.
aydan 8. aya tamamlayıcı besin olarak : Meyve püresi, muhallebi,
yumurta sarısı, çorbalar (sebzeli, yoğurtlu ve tahıllı), kıyma
veya yumurta sarısı ile hazırlanmış yemekler (köfte,kabak
dolması)
*12.
ayından itibaren evde pişen yemekleri yiyebilir.
Bebeklikten
itibaren yapacağınız doğru tercihler ve uygulamalarla çocuğunuzun
doğru beslenme alışkanlıkları kazanmasına ve daha
sağlıklı ve kaliteli bir hayat sürmesine yardımcı
olabilirsiniz.
2 Mart 2015 Pazartesi
Hazır Diyetler Çöpe!
Kışın o soğuk havalarda kendinizi
eve kapatıp mutluluğu yiyeceklerde arayanlardansanız, istenmeyen
kilolarla başınız dertte olabilir. Geçen yıl, ondan önceki yıl,
bir önceki yıl da, bu zamanlar "kilo vermeliyim"
demiştiniz belki de. Bu bir deja vu mu acaba ?
Hayatınızda yapacağınız ufak
bazı değişikliklerle sürekli kilo al- kilo ver süreci kaderiniz
olmaktan çıkabilir. Bu kiloları verirkenkalıcı olması ve
sağlıklı bir şekilde vermek işin püf noktası. Malum bahar
temizlikleri başladı, evimizi bedenimizi temizleyip arındırırken
beynimizi de gereksiz bilgi kirliliğinden arındırmanın zamanı.
Evet bilgi kirliliği diyorum çünkü ne kadar çok size ait
olmayan, sizin için yazılmamış diyet varsa hepsini çöpe atmalı.
Arkadaşınızdan duyduğunuz,
"bak bu kilo verdirir, bu çay yağ
eritir" gibi bütün kulaktan dolma bilgileri de çöpe atalım.
Peki Ne Yapalım ?
- Neden kilo vermek istediğinizi belirleyin.
- Duygusal açlık mı fiziksel açlık mı size daha çok yemek yediriyor? Hepimizin içinde istemese de biriktirdiği, söyleyemediği cümleleri var. Kendimizi güçsüz hissettiğimiz konular. Yoğun stres altında iştahımız açılabilir. Kendimizi yemek yiyerek rahatlamaya alıştırmış olabiliriz. Bu noktada stresli dönemlerde rahatlamak için "yemek" yerine başka bir şey koyabilmemiz lazım.
- Kullandığınız bir ilaç veya sağlık sorunlarından sonra kilo almaya başladıysanız beslenme alışkanlıklarınızı yeniden düzenlemek adına mutlaka bir diyetisyenden yardım alın.
- Uzun açlıklarla kilo vererek kas kaybına neden olursunuz. İstediğimiz kilo kaybı, sağlık kaybı değil!
- Diyetinizde aşırılıklara yer yok. Diyetisyeninizin size hazırladığı programdan fazla yemediğiniz gibi listedekinden daha az da yemeyin.
- Uyku düzeninize özellikle dikkat edin. Yanlış saatlerde yatıp kalkmak kilo almanıza sebep olabileceği gibi kilo vermenize de engel olabilir.
- Kilo verme sürecinde kendinizle savaş içinde olmayın. Yanlış bir şey yaptığınızda kendinize kızıp, sinirlenmek yerine nasıl telafi edebileceğinizi düşünün.
- Yediğiniz yemeğin hakkını verin. Hızlı hızlı, ayak üstü atıştırmalıklar yerine; ne yediğinizin farkına vararak mümkün olduğunca yavaş, iyi çiğneyerek yemek yemenin lezzetini hissederek yemeye çalışın.
- Sağlıklı beslenme mi, zayıflama mı amaç ? Amacınız zayıflamak için sağlıklı beslenme olursa kilo verdikten sonra sağlıklı beslenmeyi bırakacağınız için tekrar kilo almanız kaçınılmaz. Halbuki, sağlıklı beslenmeyi amaçlarsanız her zaman sağlıklı ve ideal kilolarınızda olursunuz.
18 Şubat 2015 Çarşamba
Diyetinizi küçük kaçamaklarla tatlandırın.
Önemli kararlar vererek
başlarsınız diyete. Motivasyonunuz yüksek, kendinize inancınız
tamdır. Size verilen diyet programını harfi harfine hiçbir şeyi
atlamadan yaparsınız. İlk haftalar oldukça başarılı devam
edersiniz, hatta düşündüğünüzden fazla kilo verirsiniz.
Gardolabı yenilemeye bile başlamışsınızdır.Etraftakiler
farkeder kilo verdiğinizi," ah canım ne güzel olmuşsun,
nasıl başardın" cümleleri. Gururunuz okşanır, başarmış
olmak mutlu eder sizi.
Ancak bir gün
programınınızdan sıkılıp listedeki yasakları yemek istersiniz.
Diyetinizle yasaklar arasında bir ikilem başlar. Bir eliniz tatlıya
uzanır, diğeri iter onca çaba boşa gitmesin diye. Gecenin bir
yarısı canınız tatlı isteyerek uyanırsınız. Buzdolabının
kapağını açmış dolabı seyrederken bulursunuz kendinizi.
Gözünüzün önünde çikolatalar, pastalar uçuşur; tam
yiyecekken kilolarınız gelir aklınıza, boğazınıza dizilir
lokmalar. 1-2 hafta sonra o kadar dikkat etmenize rağman kilo
veremez hale gelirsiniz. Hem istediklerinizi yiyememek hem de kilo
verememek mutsuzlaştırır gün be gün. Kendinizce seçim
yaparsınız mutlu ve şişman mı olayım, zayıf ve mutsuz mu diye.
İlk şıkkı seçersiniz mutlu olmak adına ama kısa süre sonra
alınan kilolar sizi yine mutsuz yapar.
Sizin de kilo verme
süreçleriniz buna benzer sebeplerle baltalanıyorsa, aslında
farkında olmadan yanlış yapığımız bir şeyler vardır.
Öncelikli olarak hiçbir
zaman listenizde yiyemeyeceğiniz yiyecekleri düşünerek kendinizi
mutsuzlaştırmayın. Yiyebileceğiniz yiyeceklere odaklanmaya
çalışın.
*Sevmediğiniz halde,
sağlıklı olduğu için kendinize bir yiyeceği yemek için baskı
uygulamayın. Besin değerleri benzer daha kolay yiyebileceğiniz bir
yiyecek seçin. (Mesela brokoli yerine karnabahar gibi.)
*Sevdiğiniz yiyecekleri
farklı yöntemlerle pişirin. Mesela köfte-patates kızartması
yerine fırında köfte- patates pişirin.
*İlk haftalar, hatta aylar
sevdiğiniz yiyeceklerden vazgeçmek kolaydır ama sonra bunu
sürdürmek zorlaşır. Çok aç olmadığınız bir öğünde
sevdiğiniz yiyecekten tadımlık alın. Amacımız yiyecekle doymak
değil sevdiğimiz o tadı almak.
*Diyet yaparken çok
sevdiğiniz tatlılardan belirli zamanlarda makul ölçülerde
kullanın. Diyet boyunca sevdiğiniz halde hiç tatlı yemediğinizde
diyeti bıraktığınzda "yoksunluk sendromu" yaşayarak
çok daha fazla yemenize sebep olabilir.
*Öğün saatlerinize sadık
kalmaya çalışın.
*Tatlı krizleriniz
olduğunda aç olup olmadığınızı kontrol edin. Eğer 4-5 saatten
fazla bir açlık durumunuz varsa, tatlı isteği normal. Önce
karnınızı doyurun.
*Stresli dönemlerde diyet
yapmak zorlaşır, kilo veremediğinizi düşünürek stresinizi
büyütmeyin.
*Stresli dönemlerde yemek
yeme isteğiniz artıyorsa, kendinize yeni bir davranış şekli
edinin. Yürüyüş yapmak, dans etmek, sevdiğiniz bir arkadaşınızla
konuşmak, görüşmek.
*Kilo vermekte zorlanmanızın
sebebi insülin direnci olabilir. Doktorunuzla görüşüp gerekli
tahlilleri yaptırarak kendinizi kontrol edin.
*İnsülin direnci veya
şeker hastalığınız yoksa, çok sevdiğiniz çikolatadan
vazgeçmeniz gerekmiyor.
Her gün 5 gram bitter
çikolata kullanabilirsiniz.
*İnsülin direnci varsa
veya şeker hastasıysanız kakaolu süt veya tarçınlı süt
deneyebilirsiniz.
* Yeterli ve dengeli
beslenmeyle birlikte arada ufak yaramazlıklar yapsanız bile
verdiğiniz kilolar kalıcı hale gelebilir.
Beslenme bir yaşam
şeklidir.Miktarına ve sıklığına dikkat ettiğiniz sürece ufak
yaramazlıklar başınıza iş açmaz, aksine sizi mutlu ederek
hayattan keyif almanıza ve sağlıklı beslenmeyi sürdürmenize
yardımcı olur.
Kaynak: http://www.fazlakilo.com/diyetinizi-kucuk-kacamaklarla-tatlandirin.html
30 Ocak 2015 Cuma
Sık Tartılmak Kilo Aldırıyor!

Kimi zamansa korkulu rüyamız, köşe bucak saklandığımız,
görmek istemediğimiz. Tehlike çanlarının habercisi. Yanlış yolda
olduğumuzu söyleyip canımızı sıkan. Yaptığımız yaramazlıkların takipçisi.
Tahminlerinizi duyar gibiyim; evet evet, kiminizin son zamanlarda yatağınızın
altına sakladığı, kiminizin her sabah banyoda “sensiz olmaz” diyerek
güne başlayıp, gün boyu ayrılamadığı BASKÜLünüzden söz ediyorum.
Kilo verme süreçlerinin olmazsa olmazı basküller. Eğer bir
uzman eşliğinde kilo vermeye başladıysanız daha profosyonel bir şekilde
doğru bir ölçümle kilonuzun yağ, kas, su dengesini görmeniz mümkün.
Evde kendi başınıza tartıldığınızda farkında olmadan yaptıklarınız kilo
vermenizi olumsuz etkileyebilir, hatta kilo vermenizi zorlaştırabilir.
EN SIK YAPILAN YANLIŞLAR
* SIK TARTILMAK : Sabah- akşam aç , tok sürekli tartılmak. Açlıkla tokluk arasında kilo farkı olacağı için kilo aldığınızı düşünebilirsiniz.
*YANLIŞ SAATLERDE TARTILMAK : Bir şeyler yiyip,
içtikten sonra tartılmak. Tartılmak için en uygun saat, sabah aç karnına
ve tuvalete gidip geldikten sonra tartılma.
*YANLIŞ DÖNEMLERDE TARTILMAK: Kadınların adet
dönemlerinde hormonal nedenlerle vücut yağ-su dengesi değiştiği için bu
dönemde yapılan ölçümler yanlış çıkar. Evde tartıldığınızda kendinizi
kilo almış olarak görürsünüz. Halbuki bu adet döneminizden dolayı kısa
süreli bir süreçtir. Ayrıca siz kilo aldığınızı düşünerek stres
hormonlarınızı daha fazla çalıştırıp kilo vermenizi
zorlaştırabilirsiniz.
*KIYAFETLER: Mümkün olduğunca ince ve aynı kıyafetlerle tartılmaya özen gösterin.
*BASKÜLÜN YERİ: Baskülünüzü koyduğunuz zeminin düz bir zemin olduğundan emin olun.
*BASKÜLÜNÜZ DOĞRU TARTIYOR MU ? Özellikle uzun yıllardır kullandığınız bir baskülün kalibrasyonu
bozulmuş olabilir. Evde çok pratik bir yöntemle doğru tartım yapıp
yapmadığını anlayabilirsiniz. Kilosu sabit bir eşyanızı tartın. Evdeki
bir sehba, bir biblo, vazo gibi. Kendinizi tartmadan eşyanızı tartın,
not edin. Bir hafta sonra tartılacağınızda yine eşyanızı tartın, eğer
iki tartım arası farklıysa baskülünüze elveda deme zamanı gelmiş.
DOĞRU TARTILMA : Doğru tarttığından emin olduğunuz bir baskülle, uygun zeminde, haftada 1 kez ince kıyafetlerle ve her ölçümde aynı kıyafetle, sabah aç karnına tuvalete gidip geldikten sonra, kadınlar için adet dönemlerinin dışında tartım yapılmalı.
16 Ocak 2015 Cuma
EKMEK YEMEKTEN KORKMAYIN!
Bir diyetisyen olarak yaşam tarzıma,
yediklerime ve uyku düzenime mümkün olduğunca dikkat etmeye
çalışıyorum.Danışanlarıma uygulanılabilir ve hayatlarını
kolaylaştıracak önerilerde bulunuyorum. Eğer özel bir sağlık
sorunları yoksa listelerinde bir yiyeceği yasaklamıyorum. Ancak
son zamanlarda gözlemlediğim ben bu kadar bonkörken danışanların
kendilerine yasaklar koyması. "Hiç ekmek yemedim diye söze"
başladı bir danışanım "Neden, listenizde vardı ama"
dediğimde "Televizyonda ekmek yemeyin" diyorlar dedi.
Kafası karışmış, ekmeğini yemezse daha fazla kilo
verebileceğini düşünmüş. Düşündüğü gibi de olmuş
aslında, evde tartıldığında 1 haftada 2 kg vermek çok mutlu
etmiş onu. Ölçümünü yaptığımızda ise , tam da
düşündüğüm gibi verdiği kiloyu kas ve su olarak vermiş
olduğunu gördük, istediğimiz yağ kaybını elde edememişiz.
İlk kez gelen bir danışan da, her
yolu denediğinden bahsediyor. "Ekmeği hayatımdan çıkardım
ama kilo veremedim" diyor. Buna benzer birçok örnekle
karşılaşır oldum son zamanlarda. Bunun nedeni ekmeği bir öcü
gibi gösteren zihniyet.
"Ne çektin be ekmek"
demekten kendimi alamıyorum. Kilo verememenin tek suçlusu sen
oldun. Halbuki biz sağlıklı beslenenler biliyoruz ki, yeterli ve
dengeli beslenmenin olmazsa olmazısındır sen.
Ekmek Nedir?
Günlük enerjimizin büyük bir
çoğunluğunu karbonhidratlardan karşılarız. Süt, yoğurt gibi
hayvansal kaynaklar da karbonhidrat içerse bile en zengin
karbonhidrat kaynağı ekmek, makarna, bulgur, buğday, pirinç gibi
tahıl grubudur. B12 hariç bütün b vitaminlerini içerdiğinden
özellikle sinir sisteminiz için oldukça faydalıdır. Posa içeriği
yüksektir. Eğer hareketli bir yaşantınız varsa veya sporcuysanız
karbonhidratları hayatınızdan çıkarmak pek de akıllıca bir
seçim değil.
Ne Kadar Ekmek?
Gereksinimler yaşam tarzınıza,
cinsiyetinize ve özel durumlarınıza göre çeşitlilik gösterir.
Yetişkin bir kadın yaklaşık 6
porsiyon ekmek grubu (ekmek, makarna, bulgur, çorba )
tüketebilecekken, gebelik,emziklilik gibi durumlarda 10-11 porsiyona
çıkabilir.
Hangi Ekmek ?
Elbette yediğiniz ekmeğin miktarı
gibi çeşidi de önemlidir.
Rafine edilmemiş undan yapılmış tam
buğday ekmeği, çavdar ve ruşeymli ekmeği vitamin, mineral
dengesi ve tok tutucu özelliğinden dolayı kullanmamız daha
faydalıdır.
İster kilo vermek, isterse sağlıklı
beslenmek için; doğada (özellikle bizim coğrafyamızda) yetişen
ve üretilen tüm besin guruplarından uzmanların belirlediği
ölçülerde ve düzende tüketmek; hem bedenimize hem de toprağa
karşı saygımızın göstergesidir.
http://www.fazlakilo.com/ekmek-yemekten-korkmayin.html
3 Ocak 2015 Cumartesi
Davetlerde Yapılan Kaçamaklar
Yemek yemek karın doyurmanın dışında sosyal hayatımızda
oldukça önemli bir yer tutar. Sevincimizi, hüznümüzü yemek yiyerek
yaşarız. Evlenince düğün yemeği veririz, bebek diş çıkartır diş bulguru
yaparız, cenazemiz olur helva dağıtırız, mevlid okutup arkasından pilav
dağıtırız, dileğimiz olur pişi dağıtırız, lokma döktürürüz. Acı ve
sevinçle iç içe geçmiştir yemek. Mutlu olunca da yeriz, üzülünce de.
Günlük
hayatımızda da çalışma hayatımız veya sosyal statüden dolayı sık sık
davetlere, özel iş yemeklerine veya aile-arkadaş arasında yemekli
davetlere katılmamız gerekebilir. Kilo alırım korkusuyla evinize bile
almadığınız envai çeşit yemekle imtihanınız başlar. Hadi sabrettik
diyelim, etraftakiler rahat bırakmaz” Niye yemiyorsun?, beğenmedin mi
yoksa?, gibi sorularla “ay hatırım için ye, ellerimle yaptım, o kadar
zahmet verdim, lütfen ye” gibi ısrarların ardı arkası kesilmez. Ev
sahibi ısrarcıdır, haklıdır da kendi açısından o kadar zahmet vermiştir,
bir lokma yediğinizi görmeden sizi bırakmaz. Tam da bu ısrarların
üstüne hele bir de “ben
diyet yapıyorum” derseniz yandığınızın resmidir. İdeal kiloda
olduğunuzdan tutun da, bugün bozarsan bir şey olmaza kadar sürer
konuşma.
Peki biz böyle günlerde ne yapmalıyız.
*Gün boyu beslenme programına sadık kalın. Nasıl olsa davet var, orda yerim diyip bütün gün aç gezmeyin.
*Mümkünse evden çıkmadan ufak bir şeyler atıştırın, bakın
bu çok önemli karnınızı doyurmayın atıştırın. Az bir çorba veya bir
bardak süt, yoğurt veya ayran gibi.
*Davette mümkünse kendi tabağınızı kendiniz hazırlayın. Eğer böyle bir imkan yoksa tabağınızı biriyle paylaşın.
*Kendinize göre bir limit belirleyin, tabaktaki her şeyi
yemek zorunda değilsiniz.Arta kalanları bitirmeye çalışmak yerine
isterseniz daha sonra yemek için veya evdekilerle paylaşmak için
çantanıza alabilirsiniz.
*Ayakta atıştırmak yerine oturarak yemeye çalışın. Oturmak doyduğunuzu anlamanız konusunda yardımcı olur.
* Bol bol arkadaşlarınızla-dostlarınızla sohbet edin. Konuşurken yemek yiyemeceğiniz için, daha az yersiniz.
* İçecek olarak mümkün olduğunca su tercih edin. Sıcak bir yaz günüyse ayran da iyi bir tercih olabilir.
*Mutlaka ama mutlaka ev sahibini övücü sözlerde bulunun.
Özellikle yaptığı yemeklerin lezzetini çok beğendiğinizi belirtin, hatta
tariflerini isteyerek ev sahibini onore edin.
Unutmayın; kilo vermek sosyal
hayatınıza ara vermek değildir, kilo vermek beslenme alışkanlığınızı
bir düzene sokarak kaliteli yaşamak için bir adım atmak demektir.
alıntı: http://www.fazlakilo.com/davetlerde-yapilan-kacamaklar.html
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)